Van
Gölü'nde Osmanlı Ordusunun İlk Gemisi
Van
gölünde Osmanlı ordusunun ilk gemisi, 16. yüzyılda Osmanlı ordusunun Doğu
seferi sırasında sanatkar asker olan, sonralarda adını yaptığı eserlerle
duyuracak olan Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
Van Gölü’nde yüzen ilk Türk gemisi XVI. asırda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Büyük sanatkâr o zaman Yeniçeri Ocağı’nda dülgerlikteki hünerleriyle tanınmış basit bir neferdi. 1577 Osmanlı döneminde Van Gölündeki iskeleden Erciş, Ahlat ve Adilcevaz’a gemiler işlemekteydi. Kanuni Sultan Süleyman’ın İkinci İran Seferinde, Lütfi Paşa’nın delaletiyle Van Gölü’nde yapılacak gemilerin inşası Mimar Sinan’a havale olunarak üç kadırga yapılmıştır.
Devlete ait bu gemilerin çoğunluğu odun naklinde kullanılmakta olup 1582′de gemi sayısının 7′ye çıkarılmasına çalışılmıştır. Hatta odun naklinde devlete ait gemiler kifayet etmediğinden halkın bu maksat için gemi yapmasına müsaade edilmiştir.
1534-1535 yıllarında gerçekleştirilen İran Seferi sırasında Bağdat, Tebriz ve Van gibi önemli merkezler Osmanlı idaresine girmiştir. Ancak Osmanlı Devleti'nin Macar Kralı Ferdinand ile başlayan mücadelesi nedeniyle kuvvetlerin Rumeli'ye kaydırılması sonucu, fethedilen yerlerden bazıları tekrar Safevi'lerin idaresine geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman idaresindeki Osmanlı ordusu 29 Mart 1548 tarihinde İstanbul'dan hareket ederek, kuvvetlerinin bir kısmı Rumeli işleriyle görevlendirilmiş, diğer kuvvetler sultanın komutasında İran üzerine yürümüştür. Erzurum üzerinden Adilcevaz'a varıldığında Ulama Paşa ve Karaman Beylerbeyi Piri Paşa Van Kalesi'ni kuşatmak üzere oraya görevlendirilmişlerdir.
25 Ağustos 1548 tarihinde Van Kalesi bir daha da el değiştirmemek üzere Osmanlı egemenliğine girmiştir. Van Kalesi'nin fethinden sonra bölgenin beylerbeyliği Anadolu Defterdarı İskender Paşa'ya verilmiştir. Bu arada Vastan (Gevaş), Erciş, Adilcevaz ve Ahlat da tekrar Osmanlıların eline geçmiştir.
Osmanlı taşra teşkilatında eyaletler sancaklardan, sancaklar kazalardan, kazalar nahiye ve köylerden meydana gelmekteydi. Fethini müteakip Osmanlı idaresine dahil edilen Van, eyalet statüsü kazanmış olup 1568-1574 yıllarında livâ tabir edilen 12 sancağa sahipti. Bunlar, Van (Paşa Sancağı), Adilcevaz, Bitlis, Muş, Bargiri, Erciş, Kârgâr, Kesan, Ispayrıd, Ağakis, Nısf-ı şırvî, Vadi-i Beni Kotur'dur.
Van Eyaleti'nin idari yapısındaki değişikliler 17. asırda da devam etmiştir. 1609 tarihli Ayn-ı Ali Efendinin eserinde, Van'ın sancak sayısı 13 olarak gösterilmektedir. Bu sancaklar: Van (Paşa Sancağı) Adilcevaz, Erciş, Muş, Bargiri, Kargar, Müküs, Kesanî, Ispayrıd, Ağakis, Kotur, Kale-i Beyazid, Berdi ve wacık'tır. Daha önce sancak olan Bitlis, bu tarihte hükümet olarak kaydedilmiştir. 1632, 1641 yıllarında bu sancaklara Kırıki, Sirvi, Keşab, Şıtak, Albak ek lenirken Muş, Ağakis, Bayezid, Berdi ve Ovacık çıkarılmıştır; Bitlis'in hükümet olarak adlandırılan idari yapısı devam ederken Iyzan, Hakkari ve Mahmudi de hükümet statüsüne geçmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın İkinci İran Seferinde, Lütfi Paşanın delaletiyle Van Gölü'nde yapılacak gemilerin inşası Mimar Sinan'a havale olunarak üç kadırga yapılmıştır. Yine bu asırda Urmi Gölü'nde bazı gemilerin yapılması Brodos Beyi'ne emrolunmakla Van'dan mimar ve reisler gönderilmesi istenmiştir.
Van Gölü'nde yapılacak gemilerin masrafı ve bu gemilerde çalışacak tayfanın ücretleri, bazen Diyarbakır hazinesinden karşılanmaktaydı. Devlete ait bu gemilerin çoğunluğu odun naklinde kullanılmakta olup 1582'de gemi sayısının 7'ye çıkarılmasına çalışılmıştır. Hatta odun naklinde devlete ait gemiler kifayet etmediğinden halkın bu maksat için gemi yapmasına müsaade edilmiştir. Bir arşiv kaydına göre, Hakkari Beyi Zeynel Bey de kendi ihtiyacını karşılamak için Van Gölü'nde gemi inşa etmiştir.
Van Gölü'nde Osmanlı döneminden çok daha önce, Urartular zamanında ulaşım yapıldığına dair buluntular vardır. Osmanlı döneminde yelkenli gemilerle taşımacılık yapılmaktadır. 19. yüzyılda ise buharlı gemi işletmeciliği yönünde çeşitli girişimler olmuştur. 1928'de Nafıa Vekâleti’ne bağlı Van Gölü Seyr-i Sefain İdaresi kurulur. İdare 1934'te Van Vilayeti İdare-i Hususiyesi'ne geçer. 1936'da İktisat Vekâleti’ne bağlı Van Gölü İşletmesi halini alır. 1938'de ise Denizbank'ın idaresine geçen işletme, 1952'de Denizcilik Bankası TAO'na bağlanır. Van Gölü İşletmesi 1988'de TCDD'ye devredilir ve halen TCDD bünyesinde Van Gölü Feribot Müdürlüğü olarak varlığını sürdürmektedir.
Van Gölü’nde yüzen ilk Türk gemisi XVI. asırda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Büyük sanatkâr o zaman Yeniçeri Ocağı’nda dülgerlikteki hünerleriyle tanınmış basit bir neferdi. 1577 Osmanlı döneminde Van Gölündeki iskeleden Erciş, Ahlat ve Adilcevaz’a gemiler işlemekteydi. Kanuni Sultan Süleyman’ın İkinci İran Seferinde, Lütfi Paşa’nın delaletiyle Van Gölü’nde yapılacak gemilerin inşası Mimar Sinan’a havale olunarak üç kadırga yapılmıştır.
Devlete ait bu gemilerin çoğunluğu odun naklinde kullanılmakta olup 1582′de gemi sayısının 7′ye çıkarılmasına çalışılmıştır. Hatta odun naklinde devlete ait gemiler kifayet etmediğinden halkın bu maksat için gemi yapmasına müsaade edilmiştir.
1534-1535 yıllarında gerçekleştirilen İran Seferi sırasında Bağdat, Tebriz ve Van gibi önemli merkezler Osmanlı idaresine girmiştir. Ancak Osmanlı Devleti'nin Macar Kralı Ferdinand ile başlayan mücadelesi nedeniyle kuvvetlerin Rumeli'ye kaydırılması sonucu, fethedilen yerlerden bazıları tekrar Safevi'lerin idaresine geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman idaresindeki Osmanlı ordusu 29 Mart 1548 tarihinde İstanbul'dan hareket ederek, kuvvetlerinin bir kısmı Rumeli işleriyle görevlendirilmiş, diğer kuvvetler sultanın komutasında İran üzerine yürümüştür. Erzurum üzerinden Adilcevaz'a varıldığında Ulama Paşa ve Karaman Beylerbeyi Piri Paşa Van Kalesi'ni kuşatmak üzere oraya görevlendirilmişlerdir.
25 Ağustos 1548 tarihinde Van Kalesi bir daha da el değiştirmemek üzere Osmanlı egemenliğine girmiştir. Van Kalesi'nin fethinden sonra bölgenin beylerbeyliği Anadolu Defterdarı İskender Paşa'ya verilmiştir. Bu arada Vastan (Gevaş), Erciş, Adilcevaz ve Ahlat da tekrar Osmanlıların eline geçmiştir.
Osmanlı taşra teşkilatında eyaletler sancaklardan, sancaklar kazalardan, kazalar nahiye ve köylerden meydana gelmekteydi. Fethini müteakip Osmanlı idaresine dahil edilen Van, eyalet statüsü kazanmış olup 1568-1574 yıllarında livâ tabir edilen 12 sancağa sahipti. Bunlar, Van (Paşa Sancağı), Adilcevaz, Bitlis, Muş, Bargiri, Erciş, Kârgâr, Kesan, Ispayrıd, Ağakis, Nısf-ı şırvî, Vadi-i Beni Kotur'dur.
Van Eyaleti'nin idari yapısındaki değişikliler 17. asırda da devam etmiştir. 1609 tarihli Ayn-ı Ali Efendinin eserinde, Van'ın sancak sayısı 13 olarak gösterilmektedir. Bu sancaklar: Van (Paşa Sancağı) Adilcevaz, Erciş, Muş, Bargiri, Kargar, Müküs, Kesanî, Ispayrıd, Ağakis, Kotur, Kale-i Beyazid, Berdi ve wacık'tır. Daha önce sancak olan Bitlis, bu tarihte hükümet olarak kaydedilmiştir. 1632, 1641 yıllarında bu sancaklara Kırıki, Sirvi, Keşab, Şıtak, Albak ek lenirken Muş, Ağakis, Bayezid, Berdi ve Ovacık çıkarılmıştır; Bitlis'in hükümet olarak adlandırılan idari yapısı devam ederken Iyzan, Hakkari ve Mahmudi de hükümet statüsüne geçmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın İkinci İran Seferinde, Lütfi Paşanın delaletiyle Van Gölü'nde yapılacak gemilerin inşası Mimar Sinan'a havale olunarak üç kadırga yapılmıştır. Yine bu asırda Urmi Gölü'nde bazı gemilerin yapılması Brodos Beyi'ne emrolunmakla Van'dan mimar ve reisler gönderilmesi istenmiştir.
Van Gölü'nde yapılacak gemilerin masrafı ve bu gemilerde çalışacak tayfanın ücretleri, bazen Diyarbakır hazinesinden karşılanmaktaydı. Devlete ait bu gemilerin çoğunluğu odun naklinde kullanılmakta olup 1582'de gemi sayısının 7'ye çıkarılmasına çalışılmıştır. Hatta odun naklinde devlete ait gemiler kifayet etmediğinden halkın bu maksat için gemi yapmasına müsaade edilmiştir. Bir arşiv kaydına göre, Hakkari Beyi Zeynel Bey de kendi ihtiyacını karşılamak için Van Gölü'nde gemi inşa etmiştir.
Van Gölü'nde Osmanlı döneminden çok daha önce, Urartular zamanında ulaşım yapıldığına dair buluntular vardır. Osmanlı döneminde yelkenli gemilerle taşımacılık yapılmaktadır. 19. yüzyılda ise buharlı gemi işletmeciliği yönünde çeşitli girişimler olmuştur. 1928'de Nafıa Vekâleti’ne bağlı Van Gölü Seyr-i Sefain İdaresi kurulur. İdare 1934'te Van Vilayeti İdare-i Hususiyesi'ne geçer. 1936'da İktisat Vekâleti’ne bağlı Van Gölü İşletmesi halini alır. 1938'de ise Denizbank'ın idaresine geçen işletme, 1952'de Denizcilik Bankası TAO'na bağlanır. Van Gölü İşletmesi 1988'de TCDD'ye devredilir ve halen TCDD bünyesinde Van Gölü Feribot Müdürlüğü olarak varlığını sürdürmektedir.
http://www.adilcevaz13.com/van-golunde-osmanli-ordusunun-ilk-gemisi--925h.htm
Türk ve Dünya tarihinin en önemli yapı sanatçılarından biri: Mimar Sinan
(Cırlavuk ya da Ağırnas köyü Kayseri, 1489/1490 – İstanbul,1588)
Türk ve Dünya tarihinin en önemli yapı sanatçılarından biri: Mimar Sinan
(Cırlavuk ya da Ağırnas köyü Kayseri, 1489/1490 – İstanbul,1588)
Osmanlı’dan günümüze Türk mimarlık tarihinin en
büyük Mimarı Mimar Sinan (Koca Sinan da denir)Yavuz Sultan Selim ’in, o zamana
kadar Rumeli’de yapılan devşirme toplanması işinin Anadolu ‘dada yapılmasını
istemesi üzerine, devşirme olarak Kayseri’den alınıp 1512’de İstanbul’a
getirildi ve Yeniçeri Acemi Oğlanlar Ocağı’na
girdi. Köyünde, kulübeler, ahırlar, su yolları yaparak deneyim kazanmış
olduğundan, Acemi oğlanlar bir zanaat öğretmenleri kuralına uyarak, çağın iyi
mimarları yanında çalıştı. Çıraklık döneminden sonra Yeniçeri Ortalarından
birine girdi(1514).Yavuz Sultan Selim’in İran ve 1517’deki Mısır seferlerine
atlı sekban olarak katıldı; böylece İran ve Mısır ‘da ki mimarlık yapılarını
inceleme olanağı buldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Belgrad (1521) ve
Rodos (1522) seferlerine katılan Mimar Sinan 1526 Mohaç Seferinden sonra da
ordu cephane sorumlusu görevine yükseldi. Irak seferinden sonra yaya başılık
rütbesine, daha sonra da ordu Zemberekçi
Başılığına (cephane sorumlusu) yükseldi. 1534’teki Irakeyn seferinden sonra
düzenlenen İran seferi (1535) sırasında Van
Gölü üstünde askeri ulaşımı sağlayacak gemilerin yapımında gösterdiği
yararlılık üzerine Haseki rütbesini
aldı. Reis-i Mimaran -ı Dergah-ı Ali
(Yüksek Dergah Mimarları Başkanı) görevine geldi(1536). 1538’deki Kara Boğdan (Moldovya)
seferinde Prut ırmağı üstünde kısa zamanda kurduğu köprü, padişahın beğenisini
kazandı. Yeniçeri ordusunda bir savaş eri olarak değil, istihkam işlerinin
yöneticisi ve tasarlayıcısı olarak çalışan Mimar Sinan’ın ilk yapıtı olarak
Halep’teki Hüsreviye Camisi (1536-1537) kabul edilmektedir. İstanbul’daki
Şehzade Camisi’dir (1543-1548). Ancak Mimar
Sinan’ın baş yapıtı olarak, 1557’ de tamamlandığı Süleymaniye Camisi kabul
edilmektedir. Bu caminin başarısı nedeniyle Mimar Sinan’a “ulu”, “yüce”anlamındaki
Koca sanı verilmiştir. Bütün yaşamı
boyunca İstanbul, Edirne, Ankara, Kayseri, Erzurum, Manisa, Bolu, Çorum,
Kütahya vd. Anadolu kentleriyle Halep, Şam, Budin, Rusçuk gibi Osmanlı
topraklarında suyolları, çeşmeler, camiler, külliyeler, medreseler yaparak
ülkeyi barındırır bir duruma getiren Mimar Sinan Edirne’deki Selimiye Camisi’ni
85 yaşında yaptı. Sultan Murat III. döneminde Mekke’nin onarımı için Hicaz’a
gönderildi. Mimar Sinan son yapıtlarından biri olan Kasımpaşa’daki Kaptanıderya Piyale Paşa Camisi’nde (1573) eski
Ulucamilerin planına dönüş yaparak kuruluş döneminin özellikleriyle, uzun
mimarlık yaşamı boyunca edindiği deneyimlerin bileşimini gerçekleştirmiştir.
Mimar Sinan’ın türbesi, Süleymaniye külliyesinde bulunan yalın yapıdır.
http://www.mimarsinan.gen.tr/mimar-sinanin-hayati/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder