KADIKÖY-KARTAL METROSU’nun
Akla Getirdikleri...
Akla Getirdikleri...
28 Ocak 2005’de temeli atılan KADIKÖY-KARTAL METROSU, önümüzdeki hafta 17 Ağustos Cuma günü düzenlenecek
bir törenle ilk seferine başlayacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden
yapılan açıklamaya göre “8 adet vagondan
oluşan metro trenleri her 2,5 dakikada bir aynı yöne doğru hareket edecekler ve
sistem, yoğun saatte bir saat içerisinde aynı yöne 70.000 yolcu taşıyabilecek”.
Köprülerdeki bakım-onarım
çalışmalarının Boğaz geçişlerinde yarattığı sıkışıklık nedeniyle, yeni metronun
yolcularının önemli bir bölümünün, sabahları Avrupa yakasına daha rahat,
güvenli, konforlu ve hızlı geçmek isteyecek kentlilerden oluşacağını tahmin edebilmek
için çok da ileri görüşlü olmak gerekmiyor.
Mayıs-2011’de tamamlanan İstanbul Metropoliten Alanı Kentsel Ulaşım Ana Planı çalışmalarını yürüten İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk GERÇEK’e göre; kapatılan 2 şerit, 60.000 otonun trafikten çekilmesini gerektiriyor. Köprülerden geçen araçlar için ortalama yolcu sayısı araç başına 1,57 kişi olarak bilindiğine göre; bu 60.000 oto, yaklaşık 100.000 yolcuya karşılık geliyor.
Sonuç olarak, Bayram’dan sonra her iş günü sabahı 70.000’e
yakın kişiyi 1 saat içinde Kadıköy İskelesi’nin önüne yığacak yeni bir ulaşım
sistemi bekliyor bizi. Kadıköy’den sabahları 2-3 saat boyunca en az 2 dakikada
bir gemi kaldırmayı gerektirecek bu yolcu potansiyelini düşünen, hesaplayan,
planlayan, hazırlık yapan var mı? Dahası -deniz yolu ile geçiş için de gerekli
planlama ve hazırlıkları yapmak koşuluyla- birazcık gayret gösterip metroyu 2
ay önce devreye almayı becerebilseydik de İstanbullu’nun 2 aydır çektiği şu
köprü trafiği işkencesini bir nebze de olsa hafifletseydik kötü mü olurdu?
Mayıs-2011’de tamamlanan İstanbul Metropoliten Alanı Kentsel Ulaşım Ana Planı çalışmalarını yürüten İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk GERÇEK’e göre; kapatılan 2 şerit, 60.000 otonun trafikten çekilmesini gerektiriyor. Köprülerden geçen araçlar için ortalama yolcu sayısı araç başına 1,57 kişi olarak bilindiğine göre; bu 60.000 oto, yaklaşık 100.000 yolcuya karşılık geliyor.
Bu durumda, çoğunluğu doruk
saatlerde olmak üzere tek yönde 100.000 kişi için ya başka Boğaz geçişi seçenekleri
yaratılması ya da bu 100.000 kişinin yolculuklarının doruk saatler dışına
kaydırılmasının bir yolunun bulunması gerekiyordu. Yapılan araştırmalar, İstanbul
kentiçi ulaşımında yolculukların önemli bölümünün iş ve eğitim amaçlı
yolculuklar olduğunu ortaya koymuş olduğuna göre; yolculukları doruk saatler
dışına kaydırma konusunda fazla bir şans görülmüyor. İstanbul’un iki yakası
arasında gezi, eğlence vb. amaçlı yolculuk yapan yolcuların doruk saatler
dışındaki zamanları tercih etmeye başlamış olmaları kuvvetle muhtemel. Ama
bunların trafikten çekilmesi gereken 100.000’e yakın kişinin içinde çok küçük
bir oran oluşturdukları da bir gerçek.
2 yorum:
metro saatte 70 bin ile full kapasiteyle çalışmayacak. bu rakam rush saatinde 50 bin civarına ulaşır. onun da yarısı uzunçayır'dan metrobüsle ayrılıyor veya kadıköy'e varmadan iniyor. sonuç olarak kadıköy'e pik saatte ulaşan 25 bin kişi kalıyor. Onların da 5 bin'i Kadıköy içine ve çevresine dağılsa, kalan 20 bin kişiyi de saatte 8 seferden (beşiktaş, eminönü, karaköy) 2 bin kişiye yakın taşıyabilen vapurlarla karşıya taşımak mümkün. henüz motorları hesaba katmadım ve elimizde sadece 4 bin kişi kaldı.
Kuşkusuz daha iyimser ya da daha kötümser varsayımlarla daha olumlu ya da olumsuz sonuçlara ulaşmak da mümkün. Örneğin en iyimser yaklaşım olarak, metronun iş amaçlı olarak Boğaz’ı geçenlerin yolculuk alışkanlıklarında hiç bir değişikliğe yol açmayacağını da varsayabiliriz. Ama bütün durumlarda iki sorumuz da hala geçerliliğini koruyor olacak: Birincisi; metro’nun doğuracağı yeni deniz yolu talep potansiyeli önceden düşünüldü, hesaplandı, planlandı ve buna göre gerekli düzenlemeler yapıldı mı; yoksa yetkililer, Kartal-Kadıköy Metrosunun sabahları doruk saatlerde iskeleye “yeni” yolcu getirmeyeceği varsayımına göre mi hareket ediyorlar? İkincisi; metro iki ay önce hizmete sokulabilseydi, köprü bakım çalışmalarının doğurduğu sıkıntıyı azaltmak mümkün olmaz mıydı?
Yorum Gönder